Narsizm adını Yunan mitolojisinde Narcisissus’ un hikayesinden alır. Narcisissus kendine hayran ve aşıktır. Narcisissus göldeki kendi yansımasını görür aşık olur, sürekli göle gider ve kendini izler o kadar hayrandır ki gölün başından ayrılmaz ve sonunda bu aşkı onu ölüme kadar götürür. Narsizm ismi de işte buradan gelir. Bireylerde övünme, başarılarını abartma, sınırsız güç, başarı uğraşı, empati yoksunluğu, özel ve benzeri olmayan gibi hissetme, çıkarları için başkalarını kullanma, kıskanıldığına inanma ve kıskanma belirtileriyle kendini gösteren bir kişilik bozukluğudur. Her insan kendini beğenebilir ve övme ihtiyacı olabilir ama narsist tanısı koyulabilmesi için bu belirtilerden en az beşinin olması, ve bireye projektif ve objektif testler uygulanması gerekir.

  Patolojik narsizm ve narsistik kişilik bozukluğuna sahip bireyin kendine olan bu denli hayranlığa rağmen içsel sürecinde başkalarının onayına ihtiyaç duyar, kendilerine güvenmezler. Kendisinde hoşnut olmadığı özellikleri etrafındakilere yansıtmaya çalışırlar bu yüzden eleştirilere ve kendisiyle ilgili olumsuz değerlendirmelere aşırı duyarlıdırlar ve eleştiriler karşısında çok savunmacı, düşmanca  ve aşağılayıcı davranışlar sergileyebilirler ve sonra bunun sorumluluğunu almazlar. Narsistler başkalarının hislerini anlamaya çalışmaz ve önemsemez, benmerkezcilerdir. Çok manipülatif olabilirler, her şeyi kontrol etmek isterler. Bu, güç ihtiyacından ve altında güvenli hissetmeme korkusundan doğar. Bu olumsuz davranış örüntüleri ilişkilerine de yansır ve iş, sosyal, duygusal ilişkilerinde işlevsellikle ilgili problemler yaşarlar. Psikodinamik açıdan baktığımızda çocukluktaki ihmallikler, alaycı ve küçümseyici tepkiler yetişkinlikte kendini bu şekilde gösterebilir. En güzel, en başarılı, en güçlü olduğunu düşünen narsist hep bu şekilde övgüler bekler ve çevresinden bu övgüleri alamazsa benlik saygısı zarar görür. Yani aslında narsistlerin kimseyi sevmemeleri kendilerini sevmemelerinin sonucudur.

Bir narsistle ilişki nasıl sürdürülür?

  Bir narsistle arkadaşlık veya duygusal bir ilişki kurmak şüphesiz kolay olmayacaktır. Sizin hislerinizi önemsememesi, saldırgan tavırlar göstermesi, manipülatif olması, ilişkide bir güç yarışı içindeymiş gibi davranması size kendinizi çaresiz ve kontrolsüz hissettirebilir. Öncelikle narsist kişilik bozukluğuna sahip bireyler ile narsist özellikler gösteren bireyleri karıştırmamak gerekir. İşlevselliği bozulan, sürekli kibirli olan, kendini hep haklı bulan kişilerle kendi benlik saygınızı düşürmemek için ilişkinizi sorgulayabilirsiniz. Ancak işlevselliği engellemiyor ise ve orta noktada buluşabiliyorsanız bir narsist ile haklılık çabasına girmekten kaçının. Ama sizi çok rahatsız eden bir durum var ise tabii ki kendinizi ifade etmekten çekinmeyin. Sizin duygularınızı anlayamayabileceğinden taleplerinizi somut isteklerle idafe etmek daha anlamlı olabilir. Aslında narsistler çok sevgi ve ilgi açlığı hissederler. Onu sevdiğinizi hissettirin ama sınırlarınızı koyun. Karşınızdakinin hayatta aşırı başarı, güç çabası varsa onları takdir edin ancak bunların yanında hem kendinizin hem de onun duygusal ihtiyaçlarının karşılanmasının önemli olduğunu gösterin. Bireysel vakitlerini engellemeyin, engellemekten hiç hoşlanmazlar. Onu engellemediğinizi sadece kendi ihtiyaçlarınızın da karşılanması gerektiğini gösterin.

Narsizm çözülür mü?

    Psikoterapi sürecinde ilerleme kaydedebilmek için danışanların narsizmden vazgeçmeleri gerekir, danışanlar çoğunlukla bunu kabul etmediği için bu da tedaviyi çoğunlukla zorlaştırır. Narsist kişilik bozukluğu ile çalışılırken şema terapi önemli bir yer tutar. Çünkü narsist kişilerin ebeveynlerinden alamadıkları duygusal ihtiyaçlar, içsel süreçlerindeki güçsüzlükler ya da başarı çabaları olduğu için duygusal yoksunluk şeması, yüksek standart şeması gibi birçok şemayla çalışılması gerekir. O yüzden bu şemaların ele alınmasında, farkındalık sağlanmasında şema terapi süreci oldukça fayda sağlar ve kişinin iş, sosyal, ilişki gibi diğer alanlardaki eksikliklerini görmesine olanak sağlar. Değişim için psikanalitik yaklaşımlar da önerilir. Erken çocukluk dönemindeki ebeveyn ve çocuk ilişkisindeki eksikliklerin narsizmi geliştirdiği ve bireyin ilerleyen zamanlarda bunun sonucu olarak olumsuz savunma mekanizmaları geliştirdiği vurgulanır bu yüzden ebeveyn patolojisine yönelik psikodinamik yaklaşımlar, EMDR terapisi de sıklıkla tercih edilir. Başkalarıyla empati yapması ve bir şeyler paylaşması yararlı olabileceğinden grupla psikolojik danışma da önerilebilir.

 

M. Berk Karaoğlu

Uzman Klinik Psikolog- Aile Danışmanı

Özel Berk Karaoğlu Aile Danışma Merkezi

Paylaş

Uyarı: Bu sitedeki bilgiler sadece kişileri bilgilendirme amacıyla yazılmış olup, tanı ve tedavi amacı içermemektedir.

Tüm hakları saklıdır. © 2019
Eskişehir Web Tasarım