Joker 2019 Amerikan yapımı 2 saat 2 dakika süren bir Todd Phillips filmi. Film boyunca Arthur Fleck'in bildiğimiz ve farklı filmlerden tanıdığımız Joker'e dönüşmesini izliyoruz.
Başkarakterimiz Arthur geçimini palyaçoluk yaparak sağlıyor. En büyük hayali herkesi güldürebilen bir komedyen olmak. İdolü ise filmdeki ünlü komedyen ve televizyon şovmeni Murray Franklin.
Kendine muhtaç olan annesi ile zengin-fakir farkının çok belirgin olduğu sefil ve kötü durumda olan Gotham şehrinde yaşıyor.
Arthur'un birtakım bilişsel sorunları var, durduramadığı kahkahası ve bazı halüsinasyonlar görmesi filmde en dikkat çeken iki durum. Durduramadığı kahkahalarının sebebinin içinde yaşadığı ve içine doğduğu hayatın kötülüklerine zorbalıklarına karşı duygusal bastırma olduğu düşünülebilir. Asıl duygu ve düşüncelerini ifade edemediği için farklı bir dışavurum olabilir.
Fillm boyunca Arthur Fleck karakterinin kötülüğe ve fiziksel-duygusal yaralanmalara maruz kaldığını gözlemliyoruz. Arthur'un Joker'e dönüşümü metroda işlediği cinayet ile başlıyor diyebiliriz. Arthur Fleck Joker adaletine bürünerek, kötü-adi olarak nitelendirdiği insanları öldürüyor. Gotham halkı bu bilinmeyen 'kahramanın' arkasında duruyor ve Joker adaletinin savunulmaya başlandığı şehirde isyanlar çıkıyor.
Tüm bunlar yaşanırken Fleck'in daha da psikolojik sorunları olan bir karaktere büründüğüne şahit oluyoruz. Şüphelerin arttığını ve ilaçlarını almadığını görüyoruz. Arthur'un 'Arthur Fleck' olarak gelebildiği bu zaman aralığı bir gerçeği öğrenmesiyle neredeyse parçalanıyor diyebiliriz. Annesinin onu evlatlık aldığını ve aslında çocukluktan gelen problemlere sahip olduğunu ve hayatının yalan olduğunu öğreniyor. Beklemediği bir anda karşısına çıkan tüm bu acı gerçeklerin içindeki Joker'i biraz daha alevlendirdiğini gözlemliyoruz.
Sona yaklaşırken ve Arthur Fleck tamamen silinmeye yüz tuttuğunda yine kötü-adi olarak nitelendirdiği kişileri acımasızca öldürmesiyle karşılaşıyoruz. Joker bu son noktada isyanını zaten kendisini destekleyen Gotham halkına yayma ihtiyacı duyuyor. Murray Franklin'in programına davet edilmesi de bunun için güzel bir fırsat oluyor.
İsyanını ve kendini halka alenen sunan Joker'i filmin sonunu yine Joker adaletiyle getirdiğine tanık oluyoruz. Psikolojik sorunları olan ve iç isyanını dış isyana çevirerek dönüşüm geçiren bir karakter izledik film boyunca. Arthur Fleck'in yaşadığı kötü hayat ve bozuk psikolojisi geçmiş filmlerden oldukça aşina olduğumuz Joker karakterine dönüştü ve bu dönüşüm bize 2 saatlik psikolojik gerilim ve dramatik, hafif aksiyonlu güzel bir sunum sağladı.
Filmde bazı sahnelerde fark edilmesi zor derin göndermeler ve imgelemeler kullanılmış olduğunu görüyoruz.
Joker'in çocuklar tarafından ilk defa şiddete uğradığı kısımda Joker'in cebinde bir gül olduğunu görüyoruz. Filmin başından beri ağlamakta zorluk çektiğini fark ettiğimiz Joker bu şiddet sonucu yine ağlamakta zorluk çekiyor. Todd Phillips'in açıklamasına göre bu sahnede gülden damlayan kan ve su Joker'in akıtamadığı gözyaşlarını simgeliyor.
Bu filmi izlerken aslında bir kere daha çocukluk döneminin ve bu dönemde yaşanan travmaların çok önemli olduğunu görmekteyiz. Özellikle annenin dominant olmasının ve bu dominantlığın sözel veya fiziksel değil bazen pasif agresyonla da ortaya çıktığını fark ediyoruz. Annesinin kendi hayatındaki mutsuzluğunu psikotik düşüncelerle Arthur'a hayali bir baba yaratması ve ona Joker takma adını takması da bununla ilgili bir tanımlama yaratıyor. Burada görüldüğü üzere ebeveynlerimizin bizlere verdiği tanımlamalar çok önemli.
Joker'in meşhur kahkahalarına gelirsek yani ağlayacağı üzüldüğü veya öfkelendiği yerde gülme davranışlarının olmasını uygunsuz duygulanım yani avolisyon olarak tanımlayabiliriz. Gerçek duygularını yansıtamıyor ve kontrol edemiyor. Bu dışavurum sorunu birçok sahnede durduramadığı kahkahalarıyla karşımıza çıkıyor.
Farkına varıyoruz ki duygularımızı bir şekilde bastırmamız maalesef ki bu olumsuz duyguların daha da kötü bir şekilde ortaya çıkmasına sebep oluyor. Joker filmin başında bu durumu için psikolojik destek alıyor ancak devlet desteği kesildikten sonra maddi imkansızlıklar yüzünden destek almaya devam edemiyor ve bu da sağaltımına yönelik sıkıntı yaratıyor. Yani içindeki duyguları egoya yansıtamadığını görüyoruz.
Sonrasında yine tetikleyici olaylar ve üstüne gelen zorbalıklardan dolayı bu sefer öfkesini dışa vurmaya ancak daha şiddetli dışa vurmaya başlıyor. Bu sahnelerde fark ediyoruz ki kişilik sorunu olan kişilerin silah kullanması çok tehlikeli olabilir.
Joker'in film ilerledikçe antisosyal bir kişiye dönüştüğünü ve kendine bu şekilde bir aidiyet oluşturduğunu söyleyebiliriz. Sonrasında ortaya çıkan maskeli ve görünümü benzer yeni 'Joker' ler ona iyi doğru bir iş yaptığı fikrini kazandırıyor. Sanırım bu durumun literatürde var olan paylaşılmış psikotik bozukluğa örnek oluşturduğunu söyleyebiliriz.
Film boyunca seyirci ne kadar empati yapmak durumunda bırakılsa da uygun olmayan davranışlar görmekteyiz. Hepimizin öfke ve üzüntü gibi duygular hissettiğimiz olgu ve durumlar olabilir. Ancak bu duyguları başkalarının hüviyetine ve özgürlüğüne zarar verici şekilde kullanırsak bu durum sıkıntılar doğurabilir. Ve antisosyal kişiliklerin artmasına sebep olabilir. Film boyunca olaylara Joker’in penceresinden bakmış olsak da bu toplumsal yönü yadsıyamayız ve filmi değerlendirirken bu durumu da göz ardı etmemeliyiz.
Uzman Klinik Psikolog-Aile Danışmanı
M. Berk KARAOĞLU