Erikson’a göre kişilik gelişimi ömür boyu sürmektedir fakat Freud kişiliğin ergenliğin sonlarına doğru şekillenen bir durum olduğunu ileri sürmüştür.
Yaşamımızın ilk yılları kişilik gelişimimiz için önemli bir süreçtir. Bu süreçte anne, baba ve öğretmenlerin katkısı çok önemlidir. Kişilik özellikleri genel olarak bu süreç içerisinde şekilleniyor ve sonradan davranışlarımıza yansıyor. Narsistik, bağımlı, borderline, anti sosyal kişilik, çekingen, vs. gibi kişilik bozuklukları bulunmaktadır.
Örnek vermek gerekirse borderline kişilik bozukluğunda kusurluluk ve terkedilme şemaları sıkça görülebiliyor. Borderline kişilik bozukluğuna değinmek gerekirse; Borderline kişilik bozukluğuna sahip kişiler genel olarak uçlarda yaşar. Kişiler ile ilişkilerinde veya diğer durumlarla ilgili şeylerde (iş, aile, sosyal yaşam vs.) bir anda çok iyiyken bir anda çok kötü olabilirler. Bu durum bireylerin işlerini, ilişkilerini ve aile yaşantılarını fazlasıyla etkiler. Bu kişilik örüntüsü kadınlarda erkeklere kıyasla daha sık görülür.
Narsistik kişilik bozukluğundan bahsetmek gerekirse, bu kişilik bozukluğu kadınlardan ziyade erkeklerde daha sık görülür. Meslek ve yaşantıların etkisi, kafamızda oturtamadığımız düşünceler ile birleştiğinde, hiç kimseyi beğenmeyen, narsist, sıradan hiçbir şeyi yapmak istemeyen bir görünüme sahip olunabiliyor. İleri derecede güvensizlik hissinin bu duruma sebebiyet verme ihtimali çok yüksektir.
Toplum kurallarına uymakta zorlanan, şiddet eğilimi gösteren ve bunlardan dolayı hiçbir şekilde vicdan azabı duymayan bireyler anti sosyal kişilik bozukluğuna sahip olabilirler.
Kişilik bozuklukları için tam anlamıyla bir ruhsal tedavi oluşturulmamakla birlikte şema terapide bu kişilik bozukluklarını oluşturan etmenler ele alınıyor ve kişiye rahatsızlık veren belirtilere odaklanılarak bu durumun ortadan kaldırılması, kişinin işlevselliğinin sağlanması amaçlanıyor. Bu sebeple “şema terapi” kavramı oldukça önemlidir. Şema terapi üzerinden örnek vermek gerekirse, burada artık sınır kişilik bozukluğunu (borderline kişilik bozukluğu) tümüyle ele almıyoruz. Terk edilme, dayanıksızlık, kusurluluk, yetersiz özdenetim vs. gibi şemalarla ele alabiliriz.
Çocukluk ve ergenliğin ilk yıllarında oluşan, ailemizin ve ilk yaşantılarımızın bize verdiği örüntülere şema diyoruz.
18 tane şema mevcut. Sosyal izolasyon, boyun eğicilik, kusurluluk, terk edilme korkusu, duyguları bastırma, duygusal yoksunluk vs. gibi şemalar mevcut.
Örnek vermek gerekirse; beş yaşında küçük bir kızı düşünelim, tam o babasına aşık olduğu dönemde babası evi terk edip kızını hiç aramıyor. Kız yaşadığı terk edilme korkusunu telafi edebilmek adına ilerde kendisini terk etmeyecek erkekleri arıyor ama terk eden erkekleri seçiyor. Çünkü geçmişte dev gibi gördüğümüz ve tamir edemediğimiz o duyguları ilerde ilişkilerimizde tamir etmek istiyoruz.
Merkezimize başvuran bireylerin ilk başta kişilik değerlendirmeleri yapılıyor ve sonrasında şema ölçekleri ile var olan şemalarını görüyoruz. Bu noktadan sonra bireyin iç görü kazanmasını ve hayatında olumlu davranış değişiklikleri yapmasını amaçlıyoruz. Bu davranış değişiklikleri ile birlikte ilişkilerini (çift ilişkisi, sosyal yaşantısı, aile yaşantısı vs. gibi), iş yaşantılarını vs, yani hayatını daha kaliteli ve sağlıklı yaşamasına imkan tanıyabilir.
Psikolog M. Berk Karaoğlu
Aile Danışmanı